LANIAKEA, EPIGENETIC, CONNECTOME.
Bu başlıklar, Bahçeşehir Üniversitesi açılış töreninde, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç’a ait.
Başlıklar ilginç olduğu kadar, içerikleri de ilginç. Konuşmadaki bazı sözleri buraya aktarmanın uygun olacağını düşündüm.
“Bilimsel devrimler doğrusal gelişmiyorlar. Bir soğanın katmanları gibi küresel katmanlar halinde, sonraki, bir öncekini yanlışlayacak şekilde değil de, bir öncekini kuşatacak şekilde gelişiyorlar” diyor, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı.
Başlıktaki kavramları, kaynağını videodaki konuşmadan alacak şekilde aşağıdaki gibi kısaca açıklayalım.
Laniakea: Bütün bir evrenin tek bir enerji birimi olduğunu ve tüm evrenin her noktasının diğerleriyle bağlantılı ve bütünsellik içinde bulunduğunu ifade eden bir kavram.
Epigenetik: Genelde bilinen, DNA’dan RNA’ya, RNA’dan proteine doğru tek yönlü bir sentezin olduğudur. Bu anlayışa göre, insanlar; genleri kadar yaşayan, genleri kadar zeki, genleri kadar hasta olabilen, genleri kadar mutlu olabilen kişilerdir. Hâlbuki yapılan çalışmalar, proteinin RNA’yı, RNA’nın DNA’yı değiştirme kapasitesine sahip olduğu diğer bir deyişle bu etkileşimin çift yönlü olduğudur.
Buradan şu çok önemli anlam çıkmaktadır ki, bizler, doğduğumuz andaki DNA’larla hayatı terk etmiyoruz. Yaşamımız boyunca çevre faktörleri hatta düşüncelerimizle bile zaman içinde DNA’larımızı değiştirebileceğimizi ve bunu da sonraki kuşaklara aktarabileceğimiz kavramına ulaşırız. Bu ise, evrim sürecine daha “doğrudan” bir kapı açar görünmektedir.
“Bu bilimsel bilgi, insanın gen yapısını kutsal olmaktan çıkarmış, düşüncesine ve yaratıcılığına, hatta DNA’sına bile etkileyecek güç ve özgürlük alanı sağlamıştır."
Connectome: Kelimenin tam çevirisi olmadığı için, beynin faaliyetini temsil etmek üzere şimdilik, nörozihin (zihni meydana getiren sinirsel ağ) ifadesi kullanılıyor. Connectome kavramına yaklaşım şu şekilde. Beynin tanımının 100 milyar nörondan (sinir hücresinden) meydana geldiği şeklinde değil, bu sinir hücrelerinin oluşturduğu 2 üzeri 100 (2^100) olasılık içeren bir enformasyon bütünü olarak görüldüğünü söylemektedir.
Bu anlayışa göre “beyin, zihin yaratan bir organdır”. Görülüyor ki bu da, bir kaç yüzyıldır süregelen beden-zihin ikilemi düşünüşünü sona götürmektedir.
Şöyle devam ediyor Prof.Dr. Türker Kılıç, “İnsan, kendi genomu değil, kendi connectome’dur. Bu, beynin, kendi bilgi ağları anlayışını, insanın organı olan beynin sınırlarından alıp, bilgi ağı olan zihin sınırsızlığına ulaştırmıştır.”
Görülüyor ki, zihnin bu yapısı yani connectome ile Laniakea kavramları arasında büyük benzerlik olduğu bunu da epigetic vasıtasıyla yaptığını söylemektedir. Özet olarak baktığımızda laniakea, epigenetic ve connectome birbirlerinin ayrılmaz bir bütün ve bu bütünün süreci olduğu görülmektedir.
Önemli gördüğüm cümlesiyle şunu söylüyor Prof. Dr. Türker Kılıç:
DÜŞÜNCE, İNANÇTAN ve MADDEDEN ÜSTÜNDÜR. BİYOLOJİ ve BİLİNCİ ŞEKİLLENDİRME YETENEĞİ VARDIR.
Erol
0 yorum:
Yorum Gönder